The Blacklist


Son dönemde dikkat çeken diziler arasında ön sıradan yer kapmış olan The Blacklist, özenli senaryosu rolünün hakkını veren kadrosu ve bilindik klasik casusluk filmlerine nazaran konuya barklı açıdan bakan yapısı ile diğer dizilerin arasından sıyrılmayı başarıyor. İlk etapta klişe gibi görünen konu insanı kendisine hapsetmeyi başarıyor. Kıvamında tutulan aksiyon sahneleri, konuyu yerle bir etmeden izleyiciyi monotonluktan kurtarıyor.



Kısaca karakterleri tanıyacak olursak,

Raymond Reddington vatana (ABD) ihanet etmiş, bilgi casusluğu konusunda nam salmış dünyanın en çok aranan suçlular listesinde ön sıralarda olan Amerikan Ordusunun eski mensuplarından. "Stargate" filmindeki arkeolog rolüyle kendisini ispatlamış olan James Spader, 2004 yılında  The Practice ve 2005 yılında Boston Legal’daki oyuculuğu ile Emmy ödülü almış bir oyuncu. Boston Legal dizisinden sonra The Blacklist'te de gördüğümüz üzere tam bir karakter oyuncusu. Zeki, gizemli ve enteresan bir karakteri olgun, karizmatik ve bilge bir suçlu rolünde sergileyen James Spader muhteşem oyunculuk örneği sunuyor.

Raymond Reddington (Red) FBI merkezine son derece rahat tavırlar içinde girer, FBI başkan yardımcısıyla görüşmek istediğini söyler ve dizlerinin üstüne çökerek ellerini ensesinde birleştirip teslim olur. Gözaltına alındıktan sonra ukala ve kendinden emin bir tavırla “Ben FBI’ın en çok aradığı dördüncü  kişiyim. Elimde bir liste var. Bu listede  adını sanını hiç duymadığınız suçlular var. Ama bildiklerinizden çok daha tehlikeliler, yakalanmaları ve yok edilmeleri de çok güç. Şimdi size bu listedekilerden birini yakalatacağım, karşılığında da ben ne istersem yapacaksınız…“

Bu noktada ilk istek gelir: Elizabeth Keen

Megan Boone'un canlandırdığı Elizabeth Keen, FBI'ın çaylak ama geleceği parlak bir ajanıdır. Mutlu ve sakin bir hayat içerisinde yakışıklı ve sevecen sınıf öğretmeni kocasıyla evliliğini sürdüren Elizabeth Keen, hayatına Red'in girmesiyle tüm düzenini, mutluluğunu, inancını kaybedip kendisini bilinmez ve ucu bucağı olmayan soru ve sorunların içinde buluyor.

Her bölümünde karalisteden birisini yakalatan Red, dokunulmazlığı, şaşalı bir yaşamı kazandığı gibi birde içten içten kendi işlerini FBI'ya yaptırma konusunda çok becerikli.

Klişeye yakın bir yapıyla başlayan diziyi farklı bir açısıyla sunan ekip ilk sezonun birinci çeyreğinden sonra her bölümde değişen konuya süreklilik kazandırmak adına Red'in geçmişini kurcalamaya başlıyor. Böylelikle hem kendisine bizi bağlıyor hemde 2.sezonu garantilemiş oluyor.
Share on Google Plus

About Adsız

0 yorum:

Yorum Gönder